
Son günlerde düşünüyorum nedir iyilik diye… İzlediğim bir tartışma programında iyiliğin göreceli bir kavram olduğu söylendi, farklı meslek gruplarındaki katılımcılar farklı tanımlamalar yaptılar ancak iyiliğin bir başkasına zarar vermemek olduğu konusunda mutabık oldular…
İyilik denince belki en başta bizim aklımıza, ihtiyacı olan birilerine maddi yardım etmek gelebiliyor, özellikle de sosyoekonomik durumu bizden düşük olanlara…
Bu arada bilgi aktarımı, deneyim aktarımı da bir iyilikmiş, paylaşmak yani… Beyin endorfin ve dopamin salgıladığı için iyi hissediliyormuş.
İyilik zarar vermeme haliyse, o zaman insanın kendini duygusal olarak bütün hissetmesi, kendini tanıması gerçekten önem kazanıyor… Kendini tanıdığın zaman; kendi inanç kodlarını, zaaflarını, huysuzluklarını görüp kabul edebildiğinde; kendi öfkeni, korkularını, kaygılarını farkedip, kabul edebildiğin zaman, başkalarını da anlaman ve kabullenmen kolaylaşıyor… İşte belki o zaman yargılamalar azalıyor… Kendine şefkat ve anlayış gösterebildiğinde, sevecen davranabildiğinde, etrafindakilere de bu tavrı göstermen çok daha kolay bir hal alıyor… Bir de şöyle bir gerçek var; sen kendine nasıl davranırsan, etrafindakiler de sana öyle davranmaya başlıyor…
Bununla birlikte, kendini bencil isteklerinden (bencil istek, başkalarına zarar veren istek demek) arındırıp, saflaştığında, varlığın ışık saçmaya başladığında, bulunduğun ortama da esenlik sağlarsın… Varlığın bir armağan olur adeta… Belki biri sadece senin yanında durduğu zaman hissettiği şey huzur olacaktır…
Sonuç olarak mindfullness dedikleri yani açık, yargısız ve arkadaşca alanda olabilmek, verme alanında olmak en güzel iyilik halleri bence… Vermek denince de sadece para vermek değil; ilgi vermek, zaman ve emek vermek, paylaşmak, kalpten dinlemek, kalpten bağ kurmak en güzel iyilik alanları, varlığı yücelten…
Great post
BeğenLiked by 1 kişi
Thank you😊🧚♀️
BeğenLiked by 1 kişi
Kaleminize sağlık. Ne güzel ifade etmişsiniz iyiliği.
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler 😊🌸
BeğenLiked by 1 kişi