Ankara’nın incisi Eymir’e her geldiğimde kalbim bu kadar genişlediği için şükürler olsun🧚♀️ Tüm hücrelerimde hissettiğim huzur ve hafiflik hissi için şükürler olsun🧚♀️
Karabatakları izlemenin, su kenarında oturmanın keyfi için şükürler olsun🧚♀️ Karabatakların göl tavuğu olduğunu öğrendim bu arada, burda sohbet eden iki gence kulak misafiri olunca😉
Göle doğru sarkan söğüt ağacının dallarının zarifçe salınmasına şükürler olsun🧚♀️
Eymir’ in bu sakinliğine, dinginliğine, yemyeşil oluşuna, ulu ağaçlara, burdayken tatildeymişim gibi hissettiğim için şükürler olsun🧚♀️
Burda keyifli insan manzaraları çok… genel enerji frekansı yüksek olduğu için şükürler olsun🧚♀️ Bisiklete binenler; ailecek, müzik dinleyerek binenler; yürüyüş yapanlar, balık tutanlar, piknik yapanlar, kafelerde keyifle oturup sohbet edenler, gölü seyre dalanlar…😊
Suyun yüzeyinde oluşan dalgalara, güneşin suyun yüzeyindeki yansımalarına, oluşan parıltılara şükürler olsun🧚♀️
Doğada olmanın verdiği huzur, yuvada olma ve ait olma hisleri için binlerce kez şükürler olsun🙏🙏🙏💚
Karar verme anları -(Photo by Tobias Bjørkli on Pexels.com)-
Önümde açılan yollar… seçenekler… birçok seçenek… karar verme anları… zihnimin karıştığını hissettiğim anlar… fazla düşünmekten gelen yorgunluklar… iç çocuğunla konuş önerisi geldi… kalbini dinle vs… sabah erkenden uyandım saat 5:30 civarı… ve zihnime o üşüşen düşünceleri fark ettim… tamam her ne gelirse kabulüm… düşüncelerime arkadaşça yaklaşabilir miyim… itmeden, çekmeden, çekiştirmeden… hadi dedim meditasyon yapayım, sessiz oturuş… nefesime odaklanıyorum… aldığım nefes, verdiğim nefes.. karın duvarımı fark ediyorum… düşünceler geliyor… biliyorum illa ki gelecek… benim gibi bir de gezegeniniz merkür ise vıdı vıdı vıdı…:)
baktım olacak gibi değil, bir sıkışma hali, duramıyorum, yok oturamıyorum… bıraktım meditasyonu, yazmaya başladım… herkese iyi gelen şey farklıdır… ya da her anın ihtiyacı değişebilir… yeter ki sen, sana iyi gelen şeyi bul… benim ki böyle anlarda biliyorum ki yazmak... sansürsüzce, filtresiz yazmak, kendime dürüst bir şekilde… ne varsa çıksın ortaya.. evet bu bir topraklanma sağlıyor… içimdekileri dışarı akıtmanın, kendimi görmenin, fark etmemin rahatlığı… ve uzun uzun yazdıktan, satırlara içimi döktükten sonra önceliklerimi belirledim… ve odağımı bu önceliklerimde tutmaya karar verdim… biliyorum o vıdılayan düşünceler her an gelebilir… tek yapacağım kendime hatırlatmak… yazmak da zaten bunu kalıcı kılıyor… iyi ki yazıyorum… yazmanın şifalandırıcı gücüne çok şükrediyorum…
kendini sevmek ne demek?… Photo by Hassan OUAJBIR on Pexels.com
Sevgi hissediyor musun? Peki hangi zamanlarda sevgi hissediyorsun? Bir bebeği, bir çocuğu gördüğünde mi?… bir kediyi, bir köpeği, belki bir çiçeği… ya da denizi… peki ya aynada kendini gördüğünde ne hissediyorsun? öylece geçip gidiyor musun?… bir selam veriyor musun kendine?… gülümsüyor musun?… yoksa eleştirip, dış görünümünü beğenmeyip, yargılıyor musun?… hiç gözlerinin içine derin derin baktın mı?… ne hissediyorsun?…
Kendine sevgi besleyebilmek çok önemli… kendini sevmek deyince narsisizmle karıştırılmamalı…
bana göre kendini sevmek, kendinle bağ kurabilmek demek… ruhunla, canınla, kalbinle, o yüksek benliğinle bağ kurabilmek demek… kendini tanımak, keşfetmek, özünde kim olduğunu hatırlamak… o içindeki müthiş potansiyellere uyanmak… kendinle barışık olmak demek… kendini tüm o yamukluklarınla, yaşanmışlıklarınla, tüm o hallerinle birlikte kabul etmek demek... kendine izin vermek demek… duygularına da izin verebilmek… hiçbir duyguya tukaka demeden, hiçbir duyguya tutunmadan onların gelip geçmelerine izin vermek demek…
kendini sevmek ne demek… Photo by jasmin chew on Pexels.com
kendini sevmek demek, kendinle dostça bir ilişki kurmak demek… sevgiye, saygıya, güvene, şefkate, zarafete ve kabule dayanan güzel bir ilişki kurmak demek… kalbinin arzusunu takip etmek, hayallerini gerçekleştirmek için yolda olmak demek… kalbindekini, aklındakini onaylanma kaygısına düşmeden zarifçe ifade edebilmek, ben böyle düşünüyorum diyebilmek demek… kalbinle hizalı olmadığın zaman zarif bir şekilde hayır diyebilmek… başkalarını memnun etmek adına kendinden vazgeçmemek demek… kabul görme, dışlanma kaygısıyla hiç olmadığın biri gibi davranmamak, o kalıplara girmemek demek… kendini sevmek, o özgünlüğünü ortaya çıkarabilmek demek… o yüzden kendini sevmek gerçek anlamda iyiliktir…
kendini sevmeyi, kendine dost, arkadaş olmayı seçmiş birinin tavrı da dışarıya karşı muhtemelen arkadaşça olacaktır… peki ya kendini sevmeyen, kabul etmeyen, yargılayan biri, kendi özünü, ışığını göremeyen biri, gerçek anlamda başka birini sevebilir mi?… dışarıya karşı tavrı nasıl olacaktır?… kabullenici, sahici mi yoksa yargılayıcı ve eleştirel mi?…
var mısın kendini sevmeye, aynalarla barışmaya, kendi yansımanı her gördüğünde kendine gülümsemeye?.. kendi gözlerinin içine derin derin bakabilmeye?…kendinle bağ kurmaya? kendi gözlerinin içine bakarak, şöyle seslice ‘seni sevmeyi, seni her halinle kabul etmeyi öğreniyorum, her geçen gün sana olan sevgim daha çok artıyor, sen benim için çok değerlisin‘ demeye, nasıl hissettiriyor??? Var mısın bu sevgi tohumlarını atmaya, zamanla yeşertmeye?… Kendini sevsen kim olurdun? nasıl hissederdin, neler yapardın?.. hangi alışkanlıklarını değiştirirdin?…
kendini sevmeyi öğrendikçe, kendini tanıyıp, keşfettikçe, kendinle olan bağın güçlendikçe, dış dünyadaki ilişkilerin de şifalanacaktır… hatırla dış dünya iç dünyanın yansımasıdır…
Not: Bu arada meditasyon yapmak, yazmak, hatta meditasyon sonrası yazmak kendinle bağ kurmak için muhteşem bir araçtır…
Güzel bir hatırlatıcı olması niyetiyle özdeğer ve özsevgi ile igili olumlamalar hazırladım. Bilinçaltı düzeyde etki etmesi amacıyla bu olumlamaları sabah uyandığınızda ya da akşam yatmadan önce 21 gün boyunca dinleyebilirsiniz. Bunun dışında ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda da dinleyebilirsiniz… Sözlerin bir çoğu bir meditasyon sırasında aktı… Şifa olması dileklerimle….
Hepimiz değerli hissetmek istiyoruz… Çoğu zaman yaşadığımız üzüntülerin, kırgınlıkların ya da öfkenin altından çıkan kod, değersizlik kodu… çok yaygın bir inanç kodu… kim bilir kaç yaşında, yaşanan hangi olayla bu kararı aldık ve üstüne yenilerini ekledik… Yapılacak bilinçaltı düzeydeki çalışmalar çok kıymetli bu ilk anıya ulaşıp, çözülmeler sağlayabilmek için…
Bunun dışında çok güçlü bir varoluş seçimi yapabiliriz ‘ben değerliyim’ varoluş seçimi… Bilinçli olarak artık ben değerliyim desek de, hücresel seviyede daha bilinçaltı seviyesinden bu inancın yerleşmesi çok önemli… çünkü günlük hayatta davranışlarımızın yüzde beşi bilinçten yüzde doksanbeşi bilinçaltından geliyor… sürekli bilinçli olmak çok zor… o yüzden bilinçaltı seviyesinden yani enerjik seviyeden yapılacak dönüşümler çok önemli…
Değerli hissetmek, kendini derinden sevmekle ilgili çok güçlü olumlamalar içeren bilinçaltı telkin hazırladım. Sözler özel bir ses düzeyinde 432 hz lik müziğin içine yerleştirilmiştir… Bilinciniz bu sözleri duymasa da bilinçaltınız duymaktadır… Bu telkinin ideal olarak 30 gün boyunca hergün 5-6 saat dinlenmesi önerilmektedir… Daha sonra 7 gün ara verip, bir 30 gün daha dinliyoruz. Sonra tekrar 7 gün ara… sonra tekrar 30 gün… Gece uyurken de müziği kısarak dinleyebilirsiniz. Şifa olması dileklerimle🍀🧚♀️
Ne zaman canım sıkılsa, modumun düştüğünü hissetsem ya da kaygılı olduğumda gidebileceğim kendime ait güvenli bir yerim var… adı kalp… gözlerimi kapıyorum, derin birkaç nefes aldıktan sonra saniyeler içerisinde ordayım… nasıl bir yer mi burası, gelin anlatayım…
Harika bir sahildeyim, incecik altın rengi kumların olduğu bir plaj, turkuaz rengi, berrak bir deniz, hafif dalgalar var, gökyüzü masmavi, hava güneşli ve açık… güneş tüm bedenimi ısıtıyor, o sıcaklığı hissediyorum… Bir taraftan hafif bir rüzgar esiyor, serinletiyor tenimi… ve bu rüzgar o mis gibi deniz kokusunu da beraberinde getiriyor… Bambu bir şezlong, sarı pofidik minderlerin üstünde uzanmış, bu eşsiz manzaranın tadını çıkarıyorum… üzerimde siyah asimetrik karın dekolteli bir mayo, kafamda hasır şık bir şapka, havalı güneş gözlüklerim var… pareom da dantel gibi, rengi yeşil kahve tonları arasında… sol elimin işaret parmağında açık mavi doğal taş bir yüzük, sağ el bileğimde sonsuzluk sembolü olan altın rengi bir şahmeran, boynumda yaşam çiçeği kolyem, sağ ayak bileğimde de yıldız sembolleri olan altın rengi bir hal hal var… ayaklarımda ve ellerimde kırmızı ojeler ama yüzük parmaklarımda çok sevimli kedi motifleri var… çok şıkım aynı zamanda fit… bronz bir tene sahibim, parlıyorum… turkuaz rengi bir bardaktan, metal bir pipetle sodalı portakal suyumu, tadına vara vara içiyorum… yine bardağım da bambu bir sehpanın üzerinde… plaj çantam beyaz, üzerinde rengarenk desenleri var… sarı ve beyaz çizgileri olan bir şemsiye… güneşin yansımasıyla sanki denizin yüzeyine yıldızlar düşmüş, ışıl ışıl parlıyorlar… doğayla bir ve bütün olduğumu hissediyorum… güvendeyim, huzurluyum, mutluyum ve keyifliyim… dalgaların sesini duyuyorum ve denizin o taze, yenileyici, muhteşem kokusunu hissediyorum… sonra birden bir kedi ayaklarımın ucunda beliriyor, açık sütlü kahverengi tüyleri var… yemyeşil ve yuvarlak gözleri ve tatlı tatlı bana bakıyor… birden elimde bir kitap beliriyor, kitabın adı ‘evrenden torpilim var’, evrenden torpilliyim ben… oleyy:)) bayağı ballıyım:)) tüm hücrelerim deniz, hava, kum ve güneşle bir olup yıkandıktan sonra yerimden kalkıyorum ve arkamı dönüp yürümeye başlıyorum… arkası yemyeşil bir orman ve çoook güzel… sonra bir ağaca yaklaşıyorum önce ona kocaman bir sarılıyorum sonra oturup sırtımı bu ulu çınar ağacına yaslıyorum… oturduğum yerde, sanki ben de bu ağaçla bütünleşiyorum ve benden de toprağa kökler uzanıyor ve köklendiğimi hissediyorum… omurgam boyunca, başımın tepesinden de altın ışıklarla gökyüzüne uzanıyorum… güvendeyim… sistemle bir ve bütün, tamamlanmış, huzurlu, keyifli, genişlemiş, mutlu ve sonsuz hissediyorum… öyle de oldu, binlerce kez şükürler olsun:))
Neydi ki bu omuzlardaki, sırttaki ağrıların sebebi?.. hepsi o duygusal yüklerin fiziksel bedendeki tezahürüydü… Peki neydi bu yükler?.. aslında senin sorumluluğunda olmayan işleri de yapmaya kalkmak, ya da herşeyden kendini sorumlu hissetmek, fazla sorumlu hissetmek, belki de dünyanın yükünü sırtında taşıdığını hissetmek vs…
Aslında sorumluluk, kendi hayatının sorumluluğunu aldığın ve başkalarının da kendi sorumluluğunu almasına izin verdiğin bir alan… acele etmeden alan ve zaman tanıyarak izin vermek… herkesin hızı farklı olabilir, o yavaş diye, aman bitsin diye işi üstüne almamak ya da alkış toplamak, onay almak adına kendinden ödün vererek fazla yüklerin altına girmemek… ya da o kurtarıcı, kahraman rolüne girmemek… herkes kahramanları çok sever, cesurdur onlar, sevilir ve beğenilir…
Ancak senin kurtarıcı olman için birilerinin de kurban olması gerekiyordur ve bu bir bağımlılık ilişkisini gerektirir… Kurban kendi gücünü eline almayı seçtiğinde kurtarıcı kendini işlevsiz hissedebilir…
Bırak herkes kendi hayatının kahramanı olsun… çünkü herkesin bunu yaratacak gücü var… sadece hatırlamak gerekiyor, çünkü insan denen varlık, evrenin bireyselleşmiş halidir… o yüzden başkalarının yükünü almaya, taşımaya gerek yok bu hayatta…
Evet birbirimize gerektiğinde yardım edip, alan açıp, destek olabiliriz ama birbirimizi taşımak ya da bir başkasının hayatını yaşamak çok başka… Beden hemen tepki veriyor bu durumlara ve bedenin en çok sevdiği konuşma şekillerinden biri ağrı, rahatsızlık hisleri, belki sıkışma, daralma… dikkat et, o hep bizle konuşuyor… onu duymadığımızda işi daha da ilerilere taşıyarak hastalık yaratıyor… benimle ilgilen, beni gör, bana özen göster, beni sev diyor…
Beden ruha açılan kapılar barındırır. Ruhunla hizalı olmadığında, yaşamadığında, onun da seninle konuşup, iletişim kurma aracı bedendir…
Dün Seda Bağcan’la iki yıldır devam eden Kadim Bilgelik Eğitimimin başlangıç seviyesini tamamlamış olmanın memnuniyeti içerisindeyim. Tüm gün devam eden eğitim ve akşam da dünya ana için gönül gönüle adlı şifalandırıcı çalışmaları yapmak, şu son yaşananlardan sonra çok iyi geldi doğrusu, ruhuma, bedenime, zihnime ve kalbime… merkezime, dengeye gelmemi sağladı… rahat ve özgür nefesler almaya başladım… bu sabah uyandığımda da çok huzurlu hissediyordum, şükürler olsun…
Ve dünkü eğitimin konusu şuydu… Hangi katı gerçekliklere tutunuyoruz? ya da zihinlerimizde, enerji alanlarımızda hangi katı, olumsuz düşüncelere, algılara sahibiz?.. değiştirilemez diye düşündüklerimiz neler?… Oysa yaşamda herşey akıcı ve akışta, oluş halinde… Bu katı olanı çözdüğümüzde, serbest bıraktığımızda hayatlarımız da farklı yönlere evrilmeye başlıyor…
Yaşamda herşeyin mümkün ve bükülebilirliğinin somut çalışması olarak metal kaşıklar büktük. Başta pek ummuyordum doğrusu bükebilirim diye, evet bir ihtimal payı vermiştim, çünkü daha önce de yumurtayı dik tutmuştuk, mümkündü, yapabilmiştim… çalışmayı yaparken kaşığı tuttuğum yerde o yoğun ısı değişimlerini, enerjik akışları hissettim ve kaşığın sanki bir oyun hamuru gibi yumuşacık olduğunu vizyonladım. Evet, kaşığım bükülmeye başlamıştı… Katı zannettiğim şey de bükülebiliyordu, katılık bir anlam ifade etmiyordu… herşey bir anda değişebiliyordu…
Peki sen yaşantında, dünyanda neleri şifalandırmak istiyorsun? Senin tutunduğun, değiştirilemez dediğin katı gerçeklikler, algılar ya da düşünceler neler? Var mısın bunları bükmeye, dönüştürmeye? Var mısın herşey mümkün alanında olmaya?
Zihninizde yarattığınız illüzyonlardan özgürleşmeye hazır mısınız?
Beni yogamantrahealing instagram ve andayasam youtube hesaplarımdan da takip ederek destekleyebilirsiniz… Mavi yazıya tıklayarak ilgili siteye ulaşabilirsiniz, sevgiler🙏🧚♀️🥰
Yol, yolculuk, karavan, aşk… muhteşem manzaralar… derin, anlamlı sohbetler… son zamanlarda izlediğim en güzel, en doyurucu, iyi hissettiren film 303… Tam da sabah kardeşimle karavan muhabbeti“303: Bir yol, karavan filmi..🚐” yazısının devamını oku
Bağ kurmak, sosyal ilişkiler kurma kapasitesi ve şefkat… hepsi yeni vagus siniri ile gelişen özellikler… sadece memelilere ait… Evrimleşme sürecinde sürüngenden memeliye geçerken, sinir sisteminde de“Yeni vagus siniri ve şefkat” yazısının devamını oku
Karşı tarafta neyi eleştiriyorsun ya da yargılıyorsun? Kıskanç, cimri, rekabetçi olmasını mı?… ya da kaba, küstah, kindar olmasını mı vs… Belki bu kelimeleri duymak bile hoşuna“Gölgelerini keşfet 🦋” yazısının devamını oku
Bugün covidden hasta vaziyette yatarken, eski hastalarımdan gelen güzel mesajlar beni çok duygulandırdı ve mutlu oldum… kalbimdeki yumuşamayı ve şefkat hislerini farkettim… odağım bir anda hastalık“Kalbe iyi gelen şeyler yapmalı…” yazısının devamını oku
Arkadaşımla sabah sadhanası (ruhsal pratik) yapıyorduk bir süredir… sabah altı otuzda zoomda buluşup sessiz oturuş, ardına 10-15 dakika sabah sayfaları çalışması… sonrasında bu pratiğin önüne kirtan“İçimdeki ritm” yazısının devamını oku
Bağ kurmak, sosyal ilişkiler kurma kapasitesi ve şefkat… hepsi yeni vagus siniri ile gelişen özellikler… sadece memelilere ait… Evrimleşme sürecinde sürüngenden memeliye geçerken, sinir sisteminde de“Yeni vagus siniri ve şefkat” yazısının devamını oku
Hayat inişlerle ve çıkışlarla doludur… Olumsuz diye adlandırdığımız olaylara büyüme, gelişim fırsatı olarak bakabilmek.. ‘burda öğrenmem gereken ne var?’ bakış açısında olabilmek… her ne olursa olsun“Bakış açısı üstadlığı” yazısının devamını oku
Seslensem duyar mısın beni?… hu hu ben burdayım… senin içindeki o küçük kız çocuğuyum… Beni görmeni, farketmeni, benimle ilgilenmeni, bana zaman ayırmanı o kadar çok istiyorum“İçimdeki kız çocuğunun çağrısı” yazısının devamını oku
Kendini kendinden özgürleştir! 💫 thanks to Ebru Ayaz for the photo💗
Tatlım lütfen hatırla! yapmak istemediğin hiçbirşeyi yapmak, olmak istemediğin hiçbir yerde olmak zorunda değilsin!.. Kendini kendinden özgür bırak!…
O eğitime devam etmek artık içinden gelmiyor mu?.. Devam etme!.. Aydınlanmaya giden yol birilerinin tekelinde değil!… gayet iyi biliyorsun bunu… Birçok yol var ve esas olan senin niyetin… ve o hocayla yola devam etmek istemiyor musun?.. Etme tatlım!… hiçbirşeyin sonu değil!..
Biliyorum ki hoca olarak kabul ettiğin kişiyle eşit alanda olmak istiyorsun… kimseyi kendi önüne koymak istemiyorsun ve bunda da sonuna kadar haklısın bir tanem… hoca sadece paylaşan kişi… kimseden üstün değil!..
Özgür bırak kendini… kalbinin sesini dinle… direncine direnme!… sen sevgi dolu ve cömert paylaşımların olduğu ortamları, eğitimleri hakediyorsun… zaten halihazırda böyle eğitimler de alıyorsun!… kendi içindeki o özü hatırla ve ona güven!… Aydınlanmaya ve üstatlaşmaya giden yol birilerine bağlı değil!… sadece ve sadece sana bağlı… senin saf niyetine!…
Artık tanrıça dönemindeyiz, çoğu insan kendi içinde bir yolculuğa çıktı ve bir dönüşüm yaşamaya başladı… kendi hayatının kahramanı olma yolculuğu!.. 💫🦋
Beni yogamantrahealing instagram ve andayasam youtube hesaplarımdan da takip ederek destekleyebilirsiniz… Mavi yazıya tıklayarak ilgili siteye ulaşabilirsiniz, sevgiler🙏🧚♀️🥰
Yol, yolculuk, karavan, aşk… muhteşem manzaralar… derin, anlamlı sohbetler… son zamanlarda izlediğim en güzel, en doyurucu, iyi hissettiren film 303… Tam da sabah kardeşimle karavan muhabbeti“303: Bir yol, karavan filmi..🚐” yazısının devamını oku
Bağ kurmak, sosyal ilişkiler kurma kapasitesi ve şefkat… hepsi yeni vagus siniri ile gelişen özellikler… sadece memelilere ait… Evrimleşme sürecinde sürüngenden memeliye geçerken, sinir sisteminde de“Yeni vagus siniri ve şefkat” yazısının devamını oku
Karşı tarafta neyi eleştiriyorsun ya da yargılıyorsun? Kıskanç, cimri, rekabetçi olmasını mı?… ya da kaba, küstah, kindar olmasını mı vs… Belki bu kelimeleri duymak bile hoşuna“Gölgelerini keşfet 🦋” yazısının devamını oku
Bugün covidden hasta vaziyette yatarken, eski hastalarımdan gelen güzel mesajlar beni çok duygulandırdı ve mutlu oldum… kalbimdeki yumuşamayı ve şefkat hislerini farkettim… odağım bir anda hastalık“Kalbe iyi gelen şeyler yapmalı…” yazısının devamını oku
Arkadaşımla sabah sadhanası (ruhsal pratik) yapıyorduk bir süredir… sabah altı otuzda zoomda buluşup sessiz oturuş, ardına 10-15 dakika sabah sayfaları çalışması… sonrasında bu pratiğin önüne kirtan“İçimdeki ritm” yazısının devamını oku
Bağ kurmak, sosyal ilişkiler kurma kapasitesi ve şefkat… hepsi yeni vagus siniri ile gelişen özellikler… sadece memelilere ait… Evrimleşme sürecinde sürüngenden memeliye geçerken, sinir sisteminde de“Yeni vagus siniri ve şefkat” yazısının devamını oku
Hayat inişlerle ve çıkışlarla doludur… Olumsuz diye adlandırdığımız olaylara büyüme, gelişim fırsatı olarak bakabilmek.. ‘burda öğrenmem gereken ne var?’ bakış açısında olabilmek… her ne olursa olsun“Bakış açısı üstadlığı” yazısının devamını oku
Seslensem duyar mısın beni?… hu hu ben burdayım… senin içindeki o küçük kız çocuğuyum… Beni görmeni, farketmeni, benimle ilgilenmeni, bana zaman ayırmanı o kadar çok istiyorum“İçimdeki kız çocuğunun çağrısı” yazısının devamını oku
Beni yogamantrahealing instagram ve andayasam youtube hesaplarımdan da takip ederek destekleyebilirsiniz… Mavi yazıya tıklayarak ilgili siteye ulaşabilirsiniz, sevgiler🙏🧚♀️🥰
Yol, yolculuk, karavan, aşk… muhteşem manzaralar… derin, anlamlı sohbetler… son zamanlarda izlediğim en güzel, en doyurucu, iyi hissettiren film 303… Tam da sabah kardeşimle karavan muhabbeti yapıp, karavan hayallerim yeniden alev almışken, ne güzel denk geldim bu filme… ne“303: Bir yol, karavan filmi..🚐” yazısının devamını oku
Bağ kurmak, sosyal ilişkiler kurma kapasitesi ve şefkat… hepsi yeni vagus siniri ile gelişen özellikler… sadece memelilere ait… Evrimleşme sürecinde sürüngenden memeliye geçerken, sinir sisteminde de bir dönüşüm oldu, yeni vagus sinirinin gelişmesiyle… diğer adı ventral vagus siniri… işte“Yeni vagus siniri ve şefkat” yazısının devamını oku
Karşı tarafta neyi eleştiriyorsun ya da yargılıyorsun? Kıskanç, cimri, rekabetçi olmasını mı?… ya da kaba, küstah, kindar olmasını mı vs… Belki bu kelimeleri duymak bile hoşuna gitmedi… Kötü haber diğer insanlarda yargıladığın bu özellikler, muhtemelen senin gölge tarafların… Gölgeler,“Gölgelerini keşfet 🦋” yazısının devamını oku
Bugün covidden hasta vaziyette yatarken, eski hastalarımdan gelen güzel mesajlar beni çok duygulandırdı ve mutlu oldum… kalbimdeki yumuşamayı ve şefkat hislerini farkettim… odağım bir anda hastalık psikolojisinden çıktı… güzel işler yapmışım, genç yüreklere dokunabilmişim, kalpten bağlar kurabilmişim, izler bırakabilmişim,“Kalbe iyi gelen şeyler yapmalı…” yazısının devamını oku
Arkadaşımla sabah sadhanası (ruhsal pratik) yapıyorduk bir süredir… sabah altı otuzda zoomda buluşup sessiz oturuş, ardına 10-15 dakika sabah sayfaları çalışması… sonrasında bu pratiğin önüne kirtan kriya ekledik, dolayısıyla 6:20 ye çektik başlama saatini… Bir süre devam ettim… arkadaşımı“İçimdeki ritm” yazısının devamını oku
Bağ kurmak, sosyal ilişkiler kurma kapasitesi ve şefkat… hepsi yeni vagus siniri ile gelişen özellikler… sadece memelilere ait… Evrimleşme sürecinde sürüngenden memeliye geçerken, sinir sisteminde de bir dönüşüm oldu, yeni vagus sinirinin gelişmesiyle… diğer adı ventral vagus siniri… işte“Yeni vagus siniri ve şefkat” yazısının devamını oku
Hayat inişlerle ve çıkışlarla doludur… Olumsuz diye adlandırdığımız olaylara büyüme, gelişim fırsatı olarak bakabilmek.. ‘burda öğrenmem gereken ne var?’ bakış açısında olabilmek… her ne olursa olsun odağı olumluda tutabilmek büyük bir üstadlık ister… yaşanan herşeyin bir amaca hizmet ettiğini“Bakış açısı üstadlığı” yazısının devamını oku
Seslensem duyar mısın beni?… hu hu ben burdayım… senin içindeki o küçük kız çocuğuyum… Beni görmeni, farketmeni, benimle ilgilenmeni, bana zaman ayırmanı o kadar çok istiyorum ki… Sana ‘o kıyafeti al’ diyen benim… ‘biraz gezelim, yeni yerler görelim’ diyen“İçimdeki kız çocuğunun çağrısı” yazısının devamını oku
Ne yaptığımızdan çok daha önemli bir şey var… ne hissediyoruz?.. inançlarımız neler??.. Kalpten inandığımız ne?.. bizden nasıl bir enerji alanı yayılıyor?.. titreşimimiz nasıl?.. çünkü yaratımda esas etkili olan kalp… kalbin frekansı.. Şu ara üstünde çalıştığım, odaklandığım konu kalp… 20“Kalbin frekansı” yazısının devamını oku
Eylül ayında çok güzel bir gelişme yaşadım. Esra ve Aykut Oğut’ un yaklaşık 2 yıl süren koçluk eğitiminden yeni mezun olmuş sevgili Hülya Erdem @herdemfarkındalık ‘tan 21 günlük hediye workshop kazandım. Hülya Erdem oldukça cömert, verme alanında olan, donanımlı,“Şükür grubunun gücü💫” yazısının devamını oku